Sayfalar

5. GÜN

Gecenin sabahında bıraktığımız gün başlamış olacak. Bir gün ne zaman başlar? Siz uykudayken mi? Yoksa tam da siz uyandığınızda mı başlar "sizin" gününüz?

O sabahın başlamasının ardından birkaç saat geçtiğinde kıvırcık saçlı kadın yeni uyanmış olacak. Uyanıp kitaba uzatacak elini hemen. Yine heyecanlanacak okurken. Sevdiği kitapları okurken hep nasıl heyecanlanıyorsa öyle... Böyle düşünecek kadın; "Güzel bir kitap okuduğumda nasıl da heyecanlanıyorum..."
Kafasında bir sayfa belirleyip, oraya gelip, ayracını yerleştirecek. Sayfaları koklayacak, gülümseyecek. Boş ve guruldayan midesini duyacak, doyuracak.

20 kilometre ötede; lacivert çarşaflı, erkek parfümü kokan yatak, saatler önce düzeltilmiş olacak. Sıcak yataktan kalkan sıcak vücut, o saatte biraz soğuk sonbahar havasında kendini sıcak tutmaya çalışacak. Kirlenmiş sayılabilecek sırt çantasından en sevdiği atkısını çıkarıp boynuna saracak; kırmızı, lacivert, krem rengi çizgileri olan. Ellerini cebine dolduracak.

"Bugün biraz daha soğuk. Kış geliyor." diye geçirecek içinden kıvırcık saçlı kadın. Kalınca giyinip atacak kendini sonbaharlı sokağa.
Rüzgarsız bir soğuk hissedecek. Hiç değilse...
Cadde boyunca yürürken gördüğü tüm kitapçılara girip çıkarak ilerleyecek kadın.

O hafta içinde halletmesi gereken işlerinin çoğunu hallettikten sonra, içindeki rahatlamışlığın verdiği keyifle en sevdiği caddeye doğru yürüyecek kahverengi saçlı kızıl sakallı erkek.
En sevdiği kitapçının önüne gelene kadar hiçbir vitrine bakmama kararı alacak; her zamanki gibi.
Kıvırcık saçlı kadın, iki katlı kitapçının birinci katından içeri girip, iki katlı kitapçının ikinci katına çıkacak.
Kahverengi saçlı kızıl sakallı erkek, iki katlı kitapçının birinci katından içeri girip, birinci katında en sevdiği bölüme yönelecek; her zamanki gibi.

Kahverengi saçlı kızıl sakallı erkek, raflara baktığında en çok gördüğü kitabı alacak eline. Önce arkasına bakacak, sonra kapağına bakacak, sonra rastgele üç sayfa açacak; baştan, ortadan ve sondan. Almaya karar verecek.
Kıvırcık saçlı kadın, kitapçıdan çıkmadan evvel filmlerin olduğu bölüme de bakmak isteyecek. Herhangi bir raftan, herhangi bir film seçip incelemeye başlayacak. Hiçbir fikri olmadığı halde, daha önce hiç duymadığı bu filmi tereddütsüzce kasaya götürecek.

Birinci kata indiğinde, filmlerin yanından geçerken aynı filmi arayacak gözü erkeğin yine. O en sevdiği ama kimsenin bilmediği almadığı film. Satılmış mı diye bakacak. Yerinde olup olmadığını kontrol ettiğinde ilk kez yanılmış olacak. Şaşıracak. Sevinecek. Nedense çok sevinecek.

Kahverengi saçlı kızıl sakallı erkek, eve gittiğinde çantasından çıkaracak poşetsiz kitabını. Bakacak. Bu kez çok daha fazla inceleyecek. Aslında hiç sevmediği bir tür, hiç almayacağı bir kitap... Şaşıracak, kızacak. Ama okudukça sevecek, sevdikçe okuyacak...
"Belki ben de birinin en sevdiği kitabı aldım, benim film bile satıldıysa!" deyip içinden, gülüp geçecek.

Belki... Biri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder